son kötülenen tanımları
-hatip dicle/#306207
-hatip dicle/#306181
genel istatistikler
toplam34
bugün0
dün0
bu ay0
geçen ay0
toplam +9
toplam -2

silaha hayır

    bazı somut koşullar altında savunulamayacak bir slogandır. örneğin adamın biri karısını sokağın ortasında öldüresiye bıçaklıyor ve kimse adamı durdurmak için birşey yapmıyor veya kendileri de bıçaklanmaktan korktukları için yapamıyor. kadının da bir silahı var ve kendisini o adamın elinden kurtarmak için tek çaresi bunu kullanmak. bu durumda silaha ve kullanılmasına kesinlikle evet.
    (01.06.2011 02:39)

düşman

    Bütün ülkelerdeki gerici propagandaya göre daima başka ülkelerde ya da başka halklarda aranması gereken varlıktır.

    Her türlü gericiliğin ölümsüz "düşman"larından biri ise onu başka yerde aramayı öğütlemiştir:

    "... Alman halkının asıl düşmanı Almanya'dadır: Alman emperyalizmi, Alman savaş partisi, Alman gizli diplomasisi. Alman halkı, kendi emperyalistlerine karşı mücadele eden diğer ülkelerin proletaryasıyla işbirliği içinde, kendi ülkesindeki bu düşmana karşı politik bir savaşım vermelidir.

    Biz Alman halkıyla birlikteyiz - Alman Tirpitzleri ve Falkenhaynlarıyla, Alman politik baskı ve sosyal kölelik hükümetiyle ortak hiçbir yanımız yoktur. Onlar için hiçbirşey, her şey Alman halkı için. Her şey uluslararası proletarya için, Alman proletaryası ve ayaklar altında çiğnenen insanlık için.

    İşçi sınıfının düşmanları kitlelerin unutkanlığına bel bağlıyorlar - bunun büyük bir yanlış hesap olduğunu gösterelim. Bahislerini kitlelerin boşvermişliği üzerine oynuyorlar - ama biz gür bir sesle haykıralım:

    Emperyalist, kumarbazlar halkın sabrını daha ne kadar kötüye kullanacaklar? Kıyımlar yetti artık! Kahrolsun içerdeki ve dışarıdaki savaş çığırtkanları! Soykırıma son!"

    (Karl Liebknecht, Her halkın asıl düşmanı kendi ülkesindedir!, 1925)
    (30.05.2011 04:56)

kargış

    ismet özel'in islamcılaşmadan önceki dönemde yazdığı muhteşem bir şiiri (Partizan) akla getiren sözcüktür.

    Gırtlağımda bir harf büyüyor
    buna dayanacağım
    dişlerim kamaşıyor yıldızlardan
    buna da.
    Kabaran bir çarpıntı oluyor şehir.
    Artık yırtarak açtığımız zarflarda
    ne kargış ne infilâk
    yalnız
    koynunda çaresiz, çıplak
    isyan işaretleri taşıyan
    bir ergen cesedi.

    Kabaran bir çarpıntı oluyor şehir
    uyusam bir dağın benimle uyuduğu oluyor
    her gün şehrin ortasında bir ergen ölüyor
    domuzuna ölüyor bankerlere durarak
    noterden onaylı kâğıtlara durarak
    mevlit ilanlarına durarak.
    Yunmadık saçlarını okşuyoruz, yavrum.
    —Yüzümüzde dolanan bir mayhoş kahkaha-
    Gırtlağımda bir harf büyüyor
    gırtlağımızda.

    Sarp bir güvercin düşüyor yüreğimden
    buna dayanmalıyım
    ölünce bir partizan gibi ölmeliyim
    sabahın kuşluk vaktine savrulan
    savrulan savrulan ergen ölüleri gibi.
    Şehrin şarkısını söylediğim zaman
    yağız bir kımıltı oluyor sesim
    korku ve cüzam
    korku ve cüzam
    korku…
    Ne beklenebilir artık namlulardan.
    Harçlar karılmış duruyordur
    hem de kara
    bir gerdek olarak yaşıyoruzdur kendimizi
    ne beklenebilir.

    Yırtarak açtığımız zarflarda
    büyük tecimevlerinde, büyük çarşılarda
    pokerde-sinemada-genelevlerde
    ne bir suçlu çağrışımı, ne karabasan
    yalnız o herkesler
    o herkesler kendine akarak boğulanve sürdüren bir güleç kocamışlığı.
    Bereketli kuşlar serpeceğim ayaklarıma
    genzimi yakarak
    bir cinayet türküsü söyleyeceğim ben de
    ölürsem bir partizan gibi öleceğim
    azgın bir gebelik halinde.

    Beni dinmeyen bir mavilik kanırtıyor
    buna dayanamam
    bir çeteci dişleriyle söküyor kanımdaki çiviyi
    buna da.
    Radyodan silâh sesleri geliyor
    ter kokusu geliyor, ayak
    aksayan bir şey örtüyor
    yüreğimin kabzasını
    olmadık sesler geliyor radyodan
    beynimde korkunç bir vida olarak
    ergen ölüleri
    artık ellerimi bu rahlelerden ayırsam
    boyunbağımın ve gülüşümün o kirli
    rahatlığından, yırtık uğultusundan şehrin.

    Umudunun ayak seslerini okşuyoruz, yavrum.
    Kuşandığımız
    bu alkol kokusu bize ne getirdi ki!
    ÇIKSAM
    gök
    şarlayarak devrilse ardımdan
    -ölürsek bir partizan gibi ölmeliydik-
    yürüsem parçalanmış bir ceset tazeliğinde
    yürüsem beynimde kıpkızıl bir serinlik
    sonra denizler devirebilirim dudaklarımdan
    sonra aşk, sonra dirlik: partizan.
    (30.05.2011 04:46)

jesus camp

    2006 ABD yapımı, Rachel Grady ve Heidi Ewing tarafından yönetilen belgesel filmdir. ABD'deki evanjelist hareketini konu almaktadır. Filmde anlatıldığı kadarıyla hareketin üzerinde özellikle yoğunlaştığı bazı konular şunlardır:

    - Evrim teorisine karşıtlık
    - Kürtaj karşıtlığı
    - Bilimsel müfredatlı kamu okulu sistemi yerine dinsel ağırlıklı ev okulu (home school) sisteminin savunulması.

    (30.05.2011 04:08)

sayfa: 1-2-3

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.